Milli Eğitim bakanı Yusuf Tekin’in ‘gerekirse kız okulları açarız’ açıklamasına pek çok stk’dan tepki geldi.

Konu ile ilgili tepki gösteren 29 Ekim Cumhuriyet Kadınları Derneği Denizli Şubesi Başkanı Çiğdem Ayyavuz’nun açıklama metni şöyle:

“Kısa bir süre önce ÇEDES (Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi) ile ilgili
olarak dikkat çekmeye çalıştığımız tehlikeler, ne yazık ki her geçen gün yeni bir örnekle ülke gündemimizde yer alıyor. Seçimlerin hemen ardından başlayan bilimsel, laik eğitim ve
kadının insan haklarına yönelik gerici öneriler, kaygılarımızı gün geçtikçe daha da artırıyor. Bir gecede elimizden alınan İstanbul Sözleşmesi’nin ardından, 6284 Sayılı Kadına Karşı şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un değiştirilmesi, nafaka hakkının sınırlandırılması, zinanın yeniden suç olarak TCY’na alınmasına ilişkin bir avuç gerici kesimin talepleri yeniden tartışmaya açılıyor.

Anayasamızda ve yasalarımızda yer alan LAİKLİK ilkesini koruması ve uygulaması gereken
Milli Eğitim Bakanlığı, kız çocuklarının okullaşma oranındaki azalmanın suçunu Karma
Eğitim’de bulabiliyor.” Gerekirse kız okulları açılabilir.” diyebiliyor. Üstelik bu açıklamasını
kimi ailelerin istemi gibi sunmaktan çekinmiyor. Bilim ve teknolojinin bu denli ilerlediği bir
çağda, çocuklarımızın eğitimi, bilim ışığında eğitimcilerin kararı ile olur. Türkiye’nin geleceği
toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlandığı bir ortamda yetişmiş bir nesille aydınlığa ulaşabilir.
Ayırımcılık, hala devam eden H.K. davasında olduğu gibi 6 yaşındaki çocukların zorla
“evlendirildiği” karanlık ortamları tetikler. 2022 verileriyle okula hiç başlamamış olan 570.000 çocuğumuz nerededir? Kaç tanesi H.K. ile aynı kaderi paylaşmıştır? Bütün bu sorular yanıt beklemektedir. Eğitim Bakanlarının görevi okula devam edemeyen çocukların durumunu araştırıp, onları zorunlu eğitimin kapsamına alabilmek, bütün çocuklarımızın eğitim hakkınıkorumak değil midir!. Sayın Bakan, sözlerine ilişkin olarak, “Şeriatı mı savunuyorsunuz?” diye soran gazeteciye, “keşke şeriatı övecek bilgim olsa. Ama yok” diye yanıt verebilmektedir. Kendisine önerimiz, toplumsal Cinsiyet eşitliğini temel alan eğitim psikolojisi, eğitim sosyolojisi gibi bilimsel yayınlarla kendisini beslemesidir. Bir Ülkenin Milli Eğitim Bakanı, bir avuç kesimin değil, bütün bir ülkenin yurttaşlarının bakanıdır. Milli Eğitim Bakanlığı Temel Kanuna göre de, yöneticilere tek yol gösterici: “Bilimdir.”…

Bugün, bir yandan ağır bir ekonomik yükün altında ezilen insanlarımız, çağ dışı öneri ve
uygulamalarla, özgür düşünceye getirilen yasak ve özellikle muhalif basın üstündeki
baskılarla bunalmış durumdadır. Çocuklarımızın ve kadınlarımızın üzerinde yoğunlaşan ve
geleceğimizi karartan bu gündem, “Laik, Demokratik, Adil Cumhuriyet” özlemlerimiz üzerine
kara bir bulut gibi çökmek üzeredir. Mevcut iktidarı, geniş halk kesimlerinin sesine kulak
vermeye , Anayasa ve yasalara uymaya davet ederken ülkesini seven bütün insanlarımızı da
bu anlayışlara karşı daha duyarlı olmaya ve yan yana birlikte demokratik mücadeleyi
çoğaltmaya davet ediyoruz. Bilimin ışığının sönmesine izin vermeyeceğiz.”

Shares:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir