Salgın, dilimize, dinimize, ırkımıza ya da ekonomik durumumuza göre ayırmıyor bizleri. Tüm insanlığı tehdit ediyor!

Bilimin ve aklın ışığında hareket etmemizin gerekliliğini ve herkesin nitelikli bir sağlık hizmetine ulaşma hakkının önemini hatırlatıyor.

İnsanca yaşanılacak bir dünya için;
bireyciliğin değil toplumculuğun, kayırmacılığın değil sosyal adaletin zorunluğunu gösteriyor.

Dünya genelindeki iktidar sahipleri ise bu durumu görmemezlikten gelmeye devam ediyor. Kapitalizmin çürümüşlüğü içerisinde kendilerini ve sermaye sahiplerini kurtaracak yeni yollar bulmaya çabalıyor. Ülkemizde ise her zaman olduğu gibi emekçilerin payına şükür, sabır ve dua; sermaye sahiplerinin payına ekonomik paketler düşüyor.

Yani salgının yapmadığı ayrıştırma yöneticilerin eliyle yapılıyor!

***

Yaşamımızı derinden etkileyen bu salgının ülkemiz özelinde ayrıca sorgulanması gerekiyor.

Çin’de 27 Aralık 2019’da başlayan ve tüm dünyayı etkisi altına alan bu virüsün salgın etkisi kısa sürede tespit edilmişken;

Çin’in Dünyanın en kalabalık Müslüman nüfusuna sahip olduğunu göz ardı ederek
binlerce yurttaşımızın umreye gitmesine ve dönüşlerinde kontrolsüz bir şekilde topluma karışmasına kimler, neden izin verdi?

Avrupa’ya yayıldığı bilinirken, hiçbir şey olmamışçasına, ticaretimizin devam etmesine, yurt dışından uçuşlara, gezilere ve projelere neden izin verildi?

Ülkemize gelmeyeceğini, gelse bile bizleri çok fazla etkilemeyeceğini, ırksal üstünlüğümüzü anlatan şarlatanlar şimdi nerede?

Bu salgın en çok bize yaradı,
ticaretimiz arttı diyen yandaşlar,
ülkemizin ekonomik durumunu gelecekte nasıl görüyor?

***

Günlerdir sağlık emekçileri bu kadar çok sorunun ve belirsizliğin olduğu bir ortamda, en riskli koşullar altında, canla başla çalışıyor;
alkışlar, dualar ya da güzel dilekler yükseliyor sağlık emekçileri için;
ne güzel bir şeydir esasında
halkın alkışları, duaları ya da içten dilekleriyle desteklenmek;
ama yapılacak olan bu kadar mıdır,
böyle mi geçer kötü günler?

Bu salgında daha fazla can kaybının yaşanmaması için, herkese bir an önce test yapılması ve tedbirlerin ona göre alınması gerekmez mi?

Sağlık emekçilerimizin taleplerinin öncelenmesi, güvenliklerinin sağlanması, maddi-manevi ihtiyaçlarının bir an önce giderilmesi gerekmez mi?

Halka gerçekten güven ve umut vermek isteniyorsa; kimsenin işini, aşını, faturasını, kredisini düşünmemesi gerektiğini ve halk için ayrılan ekonomik paketleri açıklamak gerekmez mi?

***

Tüm bu belirsizliklerin içimizi kararttığı yetmiyormuş gibi, EBATV üzerinden, birilerinin siyasi emellerine çocuklarımızın ve gençlerimizin alet edilmek istendiğine şahit olduk.

Milyonlarca öğrenci, öğretmen ve veliyle birlikte, EBATV’den yapılacak uzaktan eğitimi beklerken, ne yazık ki idam görüntüleriyle karşı karşıya kaldık.

Bu nasıl bir eğitimci bakışı, nasıl bir düşünce yapısıdır? Milyonlarca öğrencimizin psikolojisiyle oynamaya kimin, ne hakkı vardır?

Milli Eğitimin liyakatlı (!) ve seçkin (!) yetkilileri pedagojiden ve bilimden bu kadar mı uzaktır?

Derslerin arasına ilahiler sıkıştırmak, sosyal bilimlerden uzak, yüzeysel ve taraflı söylemler kullanmak ne kazandıracak bu topluma?

Bu zor günlerde bile malum siyasi emellerden ve nesil projelerinden vazgeçilmeyecek mi?

Eğitimin bilimselliği, akılcılığı, çağcıllığı, yansızlığı nerede?

Derslerin hazırlanışından sunumuna kadar bir çok yerinde özensizlik ve sorumsuzluk dolu bu süreç böyle mi devam ettirilecek?

Tüm bunların sonrasında sayın bakanın pardon farketmemişim demesi yeterli midir? Sorumluluktan kurtarır mı?

Anlaşılan o ki bakanlığın bu uzaktan eğitim uygulaması bizlere gerçekten uzak ve uzak kalması geleceğimiz açısından şu an için daha yararlı.

Yazık, çok yazık gerçekten!

Değerli Velilerimiz, EBA açık olduğu sürece, çocuklarımızın yanında olunuz ve bu tarz durumlarla ilgili gerekli tedbirleri lütfen alınız.

Bilimi ve aklı rehber edinmiş herkes de, bu süreci yakından takip etmeli ve ders içeriğinden uzak, taraflı her durumu kamuoyu önünde deşifre etmelidir.

EBA’nın birilerinin ideolojik saplantılarının salgını olmasına yani toplumsal bir VEBA’ya dönüşmesine izin veremeyiz!

***

Tüm insanlık için bu zor günlerin bir an önce geride kalmasını, herkes için ulaşılabilir, bilimsel, çağdaş, nitelikli eğitim ve sağlık ortamının sağlanmasını dilerim.

Kadem Özbay

Shares:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir