Çok eski zamanlarda bir ülke varmış, burası yokluklar ülkesiymiş, bu ülkede tek zengin varmış o da şatosunda yaşayan kralmış.

Bir gün yağmur başlamış, bu yağmur öyle bir yağmurmuş ki durmak bilmemiş. İlk başladığı gün şiddetli bir şekilde yağmış, şimşekler çakmış, gök gürlemiş. Ülkenin önemli bir kısmı yağmur sonrası oluşan selden çok etkilenmiş. İnsanların evlerini sular basmış, pek çok insan ölmüş. Bu haber gecenin bir yarısı şatosunda uyuyan krala bildirilmiş. Kral önemsememiş, sabah ilgilenirim diyerek uyumaya devam etmiş. Halkın evleri su içinde durulacak gibi değilmiş, dışarısı da çok ama çok soğukmuş, fırtına varmış.  Yardım istiyorlarmış ama seslerini kimsecikler duymuyormuş. Yağmur ara ara şiddetli bir şekilde yağıyor diniyor, bir süre sonra yine şiddetli yağıyormuş.

Halk yardım bekliyormuş, beklemesine de kimseler yardıma gelmiyormuş. Sonra sel olayı ülkenin her yerine yayılmış. Ülkenin sel yaşanmayan batısında kalan kısımda yaşayan halk, sel yaşanan güney bölgesine yardım toplamaya başlamış. Erkekler, kadınlar, çocuklar herkes selden etkilenen halk için elinden ne gelirse çabalıyormuş.

Ertesi gün öğleye doğru sel suları durulmuş. Halk yardım bekliyor ama gelen giden yokmuş hala. Kral yanında çalışan birkaç yöneticiyi bölgeye göndermiş, gidin bakın ne olmuş diye. Bu yöneticiler, 2. gün bölgeye gelmişler, başlamışlar dolaşmaya. Selden zarar gören halk onlardan yardım istemiş. Onlarda ‘merak etmeyin kralımız bizi yardım için gönderdi’ demişler. Etrafta gezmişler gezmişler sonra da şatoya dönmüşler. Kral neler olduğunu sormuş yöneticilerine, halkın yardım istiyor efendim demişler.

Kral adamlarına ‘o zaman yardım edin’ demiş. Ülkenin bir yardım kuruluşu varmış olmasına ama gerçek anlamda etkin değilmiş. Bu kuruluşta çalışanlar doğal afetlerde ne yapacağını bilmezmiş.

Selden birkaç gün sonra kral bölgeye gitmiş. Halk ‘yardımların yetersiz’ olduğunu ve halkın kralın umurunda olmadığını söylemesi kulağına gelmiş. Kral çok sinirlenmiş: ‘Bre hadsizler, bre namussuzlar, nasıl böyle konuşurlar’ demiş.

Kral adamlarına emir vermiş ve kendisi hakkında olumsuz sözler sarf edenlerin yakalanıp derhal idam edilmesini istemiş.

Şiddetli yağan yağmurlar aralıklar devam etmiş. Sadece yağmur yağmıyor, şiddetli bir fırtına da yaşanıyormuş öncesi ve sonrasında. Bu şekilde 20 gün geçmiş. Pek çok insan sel sularına kapılarak ölmüş, kalanlar da halkın yardımlarıyla hayatlarını sürdürmeye devam etmiş. Devletin kuruluşları yardım konusunda yetersiz kalmış.

20 günün sonunda yağmur yağmaz olmuş. Sele dönüşen sular çekilmeye başlamış. Selde hayatta kalan insanlar, evlerini temizlemeye başlamış. Batı bölgesinden halkın gönderdiği eşyalar, bölge halkına dağıtılmış, insanlar evlerine yerleşmeye başlamıştı.

Selzede halk yaşananları unutmamış. Ve bunun hesabını kraldan sormak istemiş. Halk birlik olup krala karşı isyan başlatmış. Kralın yegane geliri olan vergilerini ödemeyi bırakmış. Kral adamlarıyla bu konuyla ilgili ne yapacaklarını konuşmuş ve onlara vergisini ödemeyenleri cezalandırmalarını söylemiş. Ancak vergi ödemeyi reddedenlerin sayısı her geçen gün artmaya başlamış. Verilen cezalar işe yaramıyor, Krala karşı tepkiler her geçen gün büyümeye devam ediyormuş.

Ülke halkı örgütlenmeye başlamış, kendi içlerinde kararlar almışlar. Ülke yönetiminde söz sahibi olmak istiyorlarmış. Kral sonunda sonunda kral geri adım atmış ve halkı ile barışmaya karar vermiş. Halkın içlerinden seçtiği temsilciler, kralla görüşmüş ve yönetimde halkın da söz sahibi olmak istediğini iletmişler. Kral halkı isteğini kabul etmiş. Bu ülkede demokratik bir yönetim oluşmuş, halk yönetimde söz sahibi olmuştu.

Shares:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir