Depremzede Yasemin Çam, Hatay’daki depremin ardından oğluyla birlikte Denizli’ye yerleşerek yeni bir hayat kurdular. Çam’ın Kaleiçi’nde punch(panç) nakışı ve tufting ile kırlentler, çantalar ve çocuk odalarına özel aksesuarlar yaptığı bir atölyesi var. Atölyesinde sevdiği işi yaparak oğluyla yeniden hayata tutunan Yasemin Çam, Hatay’da yaşadıkları depremi ve sonrasındaki hayatlarını kirmizikadin.com’a anlattı.

Yasemin Hanım sizi tanıyabilir miyiz?

Hatay Antakyalıyım. 42 yaşındayım, 15 yaşında bir oğlum var, onunla yaşıyorum. Geçen yıl depremden sonra Denizli’ye geldik. Eski eşimin ailesi Denizlili. Onlar hem Hatay’da hem Denizli’deki evlerini kullanıyor farklı zamanlarda iki şehirde de kalıyorlardı. Hatay’da deprem olduğunda onlar da oradaydı. Depremde evlerimiz yıkılınca onlarla birlikte karar verip Denizli’ye geldik. Burada hazır bir ev olunca buraya yerleştik.

“DIŞARI ÇIKTIĞIMIZDA HER YERDEN ÇIĞLIKLAR GELİYORDU”

Deprem anında neler yaşadınız, biraz bahsedebilir misiniz?

6 Şubat gece 4.17’de kuşlarımız vardı evimizde, onların çığlıkları ve sarsıntıyla uyandık. Bütün duvarlar, pencereler yıkılıyordu. Oğlumla masanın altına girip bekledik önce. En kötüsü sokak kapısının açılmaması oldu, evden çıkamayınca panik yaşadık. Evimiz birinci kattaydı, balkondan atlayacak duruma geldik. Oğlum tekrar deneyerek, erkek kuvvetiyle zorlayarak açtı. Dışarıya çıktığımızda göz gözü görmüyordu, karanlıktı, şiddetli yağmur vardı, bağıran, yardım isteyen insanları duyuyorduk. Yanan evler vardı, onlara şahit olmak çok daha kötüydü. Her yerden çığlıklar geliyordu. Şoka girdiğim için birçok şeyi hatırlamıyorum.

Fotoğraf: “Evimizi alalı 5 yıl olmuştu. Çelik kolonlu 9 şiddetinde depreme dayanıklı diyerek satışa sunulmuştu. Çevrede yıkılsa da tek ayakta kalan binaydı bizim ki. Dairemiz 1. kattaydım, güçlükle dışarıya çıkabildik.

İKİNCİ GÜN ŞEHİRDEN AYRILDIK

Annem babamın evi bize yakındı oraya gitmek istedik ama etrafındaki binalar yıkıldığı için ulaşamadık. Çok yakın arkadaşıma rastladık, onlar bizi arabalarına aldılar ve birlikte AFAD’a gittik. Kimse yoktu, sabah olduğunda arabası olanlar AFAD’ın bahçesine toplandı. Halk vardı sadece. İletişim yoktu, arada bir hatlar açılıyordu. Ama sadece internet üzerinden bir mesaj atsak ancak 2-3 saat sonra karşı tarafa ulaşıyordu. İlk günün akşamında Romanya ekibi geldi, oldukça kalabalık bir ekipti, onları hatırlıyorum. İkinci gün şehir dışından çok sayıda gönüllü gelmişti ancak bekletiliyorlardı. Yardıma ihtiyacı olan birçok insan varken neyi beklediklerini sorduk, bize teçhizatın olmadığını söylediler. İlk gün bekleyişle geçti. İkinci gün şehirden ayrılırken ambulans sesleri yankılanmaya başladı şehirde.

“İLK ÇAĞ İNSANI GİBİ OLDUK BİR ANDA”

Bir depremle her şeyimizi kaybettik, çaresizdik. Su yok, gıda yok, gecelikle, çıplak ayak çıkmışsınız. İlk çağ insanı gibi olduk, bir anda insan nasıl bu hale gelir inanılır gibi değil. AFAD’da bir erkek botu buldum onu giydim. İletişim olmadığı için biz depremin sadece Hatay’da olduğunu sanıyorduk. Meğer merkezi Kahramanmaraş olmak üzere 11 il etkilendiğini sonradan öğrendik.  Oğlum şeker hastası olduğu için şeker ölçüm cihazı ve insülin gerekliydi ama ilaca ulaşamadık. Oğlumun babasını aradım. Onun desteğiyle ikinci gün akşam şehirden ayrıldık. Önce Mersin’de tanıdık bir ailenin yanında 1 hafta kaldık, ardından da Denizli’ye geldik.

Neden Denizli’ye taşındınız? Burada zorluk yaşadınız mı?

Eski eşimin ailesi Denizlili. Bu yüzden Denizli’ye geldik. Oğlum, özel okul kontenjandan faydalanarak bir okula kaydoldu. O benden daha çabuk adapte oldu Denizli’ye. Önümüzdeki yıl üniversite sınavına girecek. Hayali Ankara üniversitesi Siyasal Bilimler, kazanırsa ben de onunla birlikte Ankara’ya gideceğim.

“HALK EĞİTİM KURSUYLA YENİDEN HAYATA KATILDIM”

Denizli’ye uyum sağlamakta zorlandım. Oranın acısı, buraya adapte olmaya çalışmak. Orada dükkanım vardı gitti, evim gitti. Bir teyzemi kaybettim, diğer teyzem ağır yaralı kurtuldu.  Akrabalarım, dostlarım, tanıdıklarım öldü. Bu çok can yakıyor. İlk 3 ay çok ciddi depresyon yaşadım. Evden hiç çıkmak istemedim. 3 ay sonra Pamukkale Halk Eğitim Merkezi’nde kursa gittim.  Panç nakışını geliştirdim, sosyal çevrem oldu. Bu kurs ile yeniden hayata katıldım. Hatay’da geri dönüşüm atölyem vardı. Kaleçindeki atölyemi açalı 6 ay oldu. Burada panç nakışı ve tufting ile özel tasarım ürünleri yapıyorum. Ttufting sanatını kendim internetten öğrendim. Kişiye özel, çocuklara özel tasarımlar, şirketlere özel logo tasarımları vb. çalışmalar yapıyorum. Özel sipariş üzerine çalışıyorum. Merkezefendi Belediyesi’nin kadın emeği fuarına katıldım. Kendimi tanıtmak adına güzel geçti, insanlara kartımı verdim. Yine katılmayı istiyorum.

Yasemin Çam’ın internet üzerinden öğrendiği Ttufting sanatıyla çocuklara ve kişiye özel tasarımlar hazırlıyor. Şirketlere özel logo çalışmaları da yapıyor.

Fotoğraf: Yasemin Hanımın atölyesinde Antakya’nın da ayrı bir yeri var.

“MEMLEKET GİBİSİ YOK HATAY’I ÇOK ÖZLÜYORUM”

Hatay’a dönmek istiyor musunuz?

En büyük dileğim Hatay’ın bir an önce ayağa kaldırılması ve memleketime dönmek tabi ki. Çok özlüyorum, insanın memleketi gibisi yok.

Özel Haber – 19.02.2024

Shares:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir