Denizli’nin coğrafi konumu, termal su ve ikliminin uygunluğu nedeniyle ilk yerleşim izleri, Kalkolitik Döneme kadar uzanan ve kesintisiz yerleşime sahip olan Denizli’de şu ana kadar belirlenen 19 Antik kent ve bine yakın kültür tescilli varlık mevcut.

Dünya Mirası Pamukkale…

Dünyada tek olan hem Arkeolojik ve hem de  Doğal Sit Alanı turizm cenneti Pamukkale 1988 yılında Unesco dünya kültür mirası listesine girmiştir. Suyun binlerce yılda inşa ettiği travertenleri ve travertenlerle kucaklaşmış antik kutsal şehir Hierapolis ile iç içedir. Antik Salbacos Dağlarının kuzeyinde, Çökelez Dağları eteklerinde kurulu Hierapolis ve bembeyaz  travertenler ile Pamukkale adeta bir gelin gibi ziyaretçilerini karşılamaktadır. 

Termal su kaynaktan çıktıktan sonra, 240-320 m uzunluğunda bir kanal ile traverten başına gelmekte ve buradan, 60-70 m.lik kısmi çökelmenin olduğu traverten katlarına dökülmektedir.

Kaynaktan çıkan 35-60 C sıcaklığında, içinde yüksek miktarda Kalsiyum Hidrokarbonat bulunan suyun havadaki oksijen ile olan teması sırasında Karbondioksit ve Karbon monoksit uçarak kalsiyum karbonat çökelmekte ve traverten oluşmaktadır.  

HİERAPOLİS: Amazonlar Kraliçesi Hiera’nın şehri…

Beyazlara bürünmüş doğunun  antik şehirlerinden biri olan  Frigya kenti, Hierapolis UNESCO Dünya Mirası Listesine hem Kültürel  hem de Doğal katogoride  1988 yılında listeye girmiştir. Bergama Krallarından II. Eumenes tarafından MÖ. II. yy. başlarında kurulan şehir, Bergama’nın efsanevi kurucusu Telephos’un karısı Amazonlar kraliçesi Hiera’dan dolayı, Hierapolis adını aldığı bilinmektedir. Denizli ilinin 18 km. kuzeyinde yer alan Hierapolis Antik Kenti’nin Arkeoloji literatüründe “Holy City” yani Kutsal Kent olarak adlandırılması, kentte bilinen birçok tapınak ve diğer dinsel yapının varlığından kaynaklanmaktadır. Kentin termal sudan sağlık bulmak amacıyla bu alana kurulduğu düşünülmektedir.

Hierapolis, Roma İmparatoru Neron dönemindeki (M.S. 60) büyük depreme kadar, Hellenistik kentleşme ilkelerine bağlı kalarak özgün dokusunu sürdürmüştür. Deprem kuşağı üzerinde bulunan kent, Neron Dönemi depreminden büyük zarar görmüş ve tamamen yenilenmiştir. Üst üste yaşadığı bu depremlerden sonra kent, tüm Hellenistik niteliğini kaybetmiş, tipik bir Roma kenti görünümünü almıştır. Hierapolis Roma Dönemi’nden sonra Bizans Döneminde de çok önemli bir merkez olmuştur. Bu önem, M.S. IV. yüzyıldan itibaren Hıristiyanlık merkezi olması (metropolis), M.S. 80 yıllarında, Hz. İsa’nın havarilerinden olan, Aziz Philippe’in burada öldürülmesinden kaynaklanmaktadır. 

Hierapolis Antik Havuz:

Özellikle Roma İmparatorluğu Dönemi’nde Hierapolis ve çevresi tam bir sağlık merkezi durumundaydı. O yıllarda antik kente ve etrafına kurulan 15’ ten fazla hamama binlerce insan gelir ve sağlıklarına kavuşurlardı. Bugün antik havuzu meydana getiren İ.S. VII. Yüzyılda oluşan depremdir. Sütunlu caddenin yanında yer alan sivil agoraya ait ion düzeninde yapılmış olan (İ.S. I.yy) portik bu deprem sonucunda oluşan kırık içinde meydana gelen havuzun içine yıkılmıştır.


Antik Havuz, suyun sıcaklığı nedeni ile rahatlatıcı bir etkiye sahip olmasının yanı sıra, birçok hastalığın tedavisi konusunda da etkilidir.
Bu konuda yapılan araştırmalara göre Antik Havuz’un suyu, kalp hastalığı, damar sertliği, tansiyon, romatizma, deri, göz, raşitizm, felç, sinir ve damar hastalıklarına, içildiğinde de spazmlı midelere çok iyi gelmektedir. Bu da Roma Dönemi’nden itibaren Antik Havuz’un etrafında sürekli olarak sağlık merkezlerinin kurulmasının nedenini açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

LAODİKEİA: İncil’de geçen 7 kiliseden biri burada!

UNESCO Geçici Dünya Mirası Listesinde yer alan antik Laodikeia Kenti, Denizli il merkezinin 6 km. kuzeyinde coğrafi bakımdan çok uygun bir noktada ve Lykos ırmağının güneyinde kurulmuştur. Kentin adı antik kaynaklarda daha çok “Lykos’un kıyısındaki Laodikeia” şeklinde geçmektedir. Diğer antik kaynaklara göre ise, kent M.Ö. 261-263 yılları arasında II. Antiokhos tarafından kurulmuş ve kente Antiokhos’un karısı Laodike’nin adı verilmiştir. Laodikeia, M.Ö. I. yüzyılda Anadolu’nun en önemli ve ünlü kentlerinden biridir. Kentteki büyük sanat eserleri bu döneme aittir. İmparator Caracalla zamanında Laodikeia’da bir seri kaliteli sikke basılmıştır. Laodikeia halkının da katkılarıyla kentte çok sayıda anıtsal yapı yapılmıştır.

İncil’de geçen 7 kiliseden biri de Laodikya da bulunduğunu biliyor muydunuz? Bu Kilise, Hıristiyanlığın burada ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. M.S. 60 yılında meydana gelen çok büyük bir deprem kenti yerle bir etmiştir. Tekrar yapılan şehir M.S. 602 yılındaki depremden sonra terkedilmiştir. Burada yetişen kahverengi koyunların yününden yapılan dokumalarıyla meşhur olmuştur.

TRİPOLİS: Roma Senatosunda Senatör Bulunduran Frigya, Karya Ve Lidyalıların Birlikte Yaşadığı Şehir…

Denizli merkezine 40 km. uzaklıktaki Buldan İlçesi, Yenicekent Mahallesi ile Menderes Nehri arasındaki yamaç üzerinde kurulmuştur. Hellenistik Dönemde Frigya, Karya ve Lidya Bölgelerinin kesişim yerinde kurulmuş olan kentin ilk adı Apollonia, kısa bir süre Antoniopolis olarak anılan kentin adı Frigya, Karya ve Lidyalılardan oluşan halkından dolayı Tripolis olarak değiştirilmiş ve M.S. 7. yy.da terkedilene kadar varlığını sürdürmüştür. Tripolis Roma Senatosu’nda piskoposluk bazında temsil edilmiş ve senatoya senatör göndermiş ve en ihtişamlı dönemini Roma İmparatorluğu zamanında yaşamıştır.

Tripolis

COLOSSAE:  Frigya’nın en büyük 6 şehrinden…

Denizli ilinin 25 km. doğusunda, Honaz ilçesinin 2 km kuzeyinde yer almaktadır. Denizli-Ankara karayolunun 16. km.sinde bulunan Organize Sanayi Bölgesi’nden, Honaz’a giden yol Colossae Kenti’nin içinden geçmektedir. Antik kent, Honaz (Cadmos) dağının kuzeyinde, Aksu çayının kenarına kurulmuştur. Antik çağdan beri kullanılan güney şark yolu üzerindedir. Büyük Frigya içinde bulunan en önemli merkezlerdendir. Ksenephon’a göre Frigya’nın 6 büyük kentinden biridir. M.S. 1.yy.da Laodikeia ile birlikte yüncülük ve dokumacılıkta ileri seviyelere gitmiştir.

APOLLON LEİRBENOS; Anadolu’nun En Önemli Tapınağı…

Denizli ili Çal ilçesi Bahadınlar Mahallesi sınırları içinde yer alan Batı Anadolu Tanrısı, Apollon Lairbenos’a adanmış olan bu kutsal alan, dinler tarihi açısından büyük önem taşıyan ve Anadolu’nun başka hiçbir bölgesinde karşımıza çıkmayan yazıt türlerinden birisine, yani katagraphe adı verilen ve bazı insanların ya da mülkleri “tanrıya tahsis etme” anlamını taşıyan yazıtlara tek başına ev sahipliği yapmaktadır. 

TABAE: Anadolu’daki Kent Devletlerinden Helenistik Dönemden Günümüze Kesintisiz Yaşam…

Denizli-Muğla Karayolu’nun 78. km’sinde bulunan Tabae, doğal bir kale görünümündedir. Şimdiki Kale İlçesinin 1 km. kadar güneyinde yer alır. 30 yıl öncesine kadar Eski Kale üzerinde iskân sürmekteydi. Tabae, Büyük İskender’den sonra Anadolu’da kurulan kent devletlerindendir. Tabae, Hellenistik Dönem’den günümüze kadar kesintisiz bir yerleşime sahne olmuştur. Antik dönemde kendi adına sikke bastırmıştır. Sikkeler önceleri gümüş daha sonra bronz olarak basılmıştır.

EUMENİA:  Bergama Kralı Eumenes’in Şehri…

Antik kent, Çivril-Dinar Karayolu üzerindeki Işıklı Mahallesi’nin bulunduğu alandadır. Kent Bergama Kralı II. Eumenes adına  kurulmuştur.

HERAKLEİA SALBACE: Antik Dönemin Tıp Doktorları…

Herakleia Antik Kenti, Denizli ili, Tavas ilçesi, Vakıf Mahallesi sınırları içinde yer almaktadır. Bugün antik kentin bir kısmının üzerinde mahalle yerleşimi bulunur. Kent adı Sikkeler üzerinde HERAKLEOTON olarak geçmektedir. Adından da anlaşılacağı üzere kent yarı tanrı kahraman Herakles adına kurulmuştur. Tıp doktorları ile ünlüdür.

DİONYSOPOLİS:  Şarap Tanrısı Dionysos’un Şehri…

Çal ilçesinin yaklaşık 8 km kuzeybatısında bulunan Ortaköy Mahallesi yakınındaki Dionysopolis kenti, Suriye Krallığı “Seleukoslar Dönemi’nde” kurulmuş olup, daha sonra Bergama Krallığı egemenliğine girmiştir. Şarap Tanrısı Dionysos’un ismini taşıyan antik kentin bulunduğu bölgenin şaraplık üzümleri meşhurdur. 

ATTUDA: Karya ve Frigya Sınır Kenti…

Sarayköy ilçesi sınırları içerisinde ve ilçenin yaklaşık 17 km. güneybatısında yer almaktadır. Antik dönemde, Karya ve Frigya arasında bir sınır kentidir. Lykos vadisindeki kentler ile Aphrodisias arasındaki ticari, ekonomik ve sanatsal iletişimleri kurmada önemli bir rol oynamıştır. Antik kaynaklarda Attuda’da Men kültü olduğu, bu tanrıya ait bir tapınak yapılarak tapınıldığı, tapınak içinde at üzerinde tanrı Men’e ait heykel bulunduğu yazılmaktadır. Ayrıca, Zeus, Apollon, Dionysos ve Asklepios heykelleri ile Artemis Anaitis kültünün de Attuda’da bulunduğunu antik kaynaklar yazar.

APOLLONİA SALBACE: Apollon Tapınağı ve Yazıtlarının Kenti

Tavas ilçesinin 7 km batısında düz bir ova üzerinde kurulan Medet Mahallesi yerleşim alanı içinde yer almaktadır. Höyük buluntuları incelendiğinde ilk yerleşimin Tunç Çağına kadar uzandığı ve kesintisiz olarak devam ettiği görülmektedir. Hadrianus Dönemi’ne ait Apollon tapınağının temelleri ve yazıtlar günümüze kadar ulaşmıştır. Kentin M.Ö. I. yy. ve M.S. I. yy.lar arasında kendi adına sikke bastırdığı ve sikkeler üzerinde tanrısal motiflerin olduğu görülmektedir. 

Denizli’nin diğer Antik Kentleri:

Sebastopolis;Tavas ilçesinin 19 km. güneyinde bulunan Kızılca Mahallesi’nin 2 km. doğusunda yer almaktadır. Lounda; Çal İlçesi Mahmutgazi ve Aşağıseyit Mahalleleri rsındadır. Trapezapolis; Babadağ ilçesi, Bekirler Mahallesi, Boludüzü Mevkii’nde bulunmaktadır. Attyochorium; Çal İlçesi Çakırlar Mahallesi’nde, Mossyna; Pamukkale İlçesi Gözler Mahallesi’nde, Motello; Bekilli İlçesi Yeşiloba Mahallesi’nde, Sala; Güney İlçesi merkezinde, Aetos; Buldan İlçesi Derbent Mahallesi’ndeki varlığı bilinen diğer antik kentlerdir.

2000 Yıllık Roma Hamamı Pamukkale Arkeoloji Müzesi

Pamukkale Ören Yerindeki Hierapolis Antik Kenti’nin en büyük yapılarından biri olan Roma Hamamı, 1984 yılından beri Hierapolis Arkeoloji Müzesi olarak hizmet vermektedir.

Hierapolis Hamamı’nın bölümlerinden olan üç kapalı mekân ile doğu bitişiğindeki kütüphane ve gymnasium olarak bilinen açık mekânlar müze teşhir alanları olarak düzenlenmiştir. Küçük ve büyük birçok eserin sergilendiği müze üç kapalı mekândan oluşmaktadır. Açık alanda sergilenen eserler ise daha çok mermer ve taş eserlerdir. Heykeller ve Lahitler Salonu, Küçük Buluntular Salonu ve Tiyatro Buluntuları Salonu müzenin üç bölümünü oluşturmaktadır.

Pamukkale Arkeoloji Müzesi

KARAHAYIT: Kırmızı Su…

Pamukkale’nin 5 km. kuzeyinde, Karahayıt Kasabasında, yılın her mevsiminde ana kaynağından çıkan kendine has kırmızı renkli şifalı termal suyun ve termal çamurun sıcaklığı 58ºC olup; Ege Üniversitesi hidroklimatoloji enstitüsünün vermiş olduğu rapora göre içerdiği zengin mineralleri ile eşsiz bir sağlık kaynağıdır. Karahayıt ‘ta bulunan turistik tesislerde (Otel, Apart Otel ve Pansiyonlarda) Kırmızı Su ve Termal Çamur sayesinde pek çok hastalık ve sağlık probleminize şifa bulacaksınız. Travertenler yaklaşık 500 m2’lik bir alandadır. 

Çamur banyosu:

Çamur havuzunda termal sulardan elde edilen çamur, vücudun gerekli bölgelerine uygulanır. Eklem ağrılarını azaltır, romatizmal hastalıklarda, kireçlenme, selülit, çatlak tedavisinde etkilidir. Kırışıklıkları giderir, siğilleri yok eder. 

Shares:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir