Kıskançlık, sevdiğimiz birini bir başkası ile paylaşmak istememektir. Kıskançlık insanların en doğal ve evrensel duygularındandır. Yaşamımızın bazı dönemlerinde görülebilir fakat çocukluk döneminde bu duygu daha yoğun yaşanabilir.

Yeni bir kardeşinin olacağı haberini alan çocuğun bu durumu kabullenmesi zor bir durum olabilir. Çocuklar anne ve babalarının sevgilerini, ilgilerini başkasıyla paylaşmak istemezler. Sadece onlara ait olsun isterler. Bu dönemi her çocuk farklı yaşar. Çocuğun yaşı, çocuğun kişilik özellikleri, çocuğun yapısı ve anne baba tutumu gibi birçok faktör etkilemektedir. Kardeş kıskançlığını tamamen önlemek de pek mümkün değildir. Kardeşler arası biraz kıskançlığın yaşanması da doğaldır. Burada önemli olan kıskançlığın boyutu, ne derecede yaşandığı birbirlerine karşı olumsuz davranışlarıdır.

 Çocukların çoğu kardeşinin olmasını çok isterler. Galiba bu durumda çoğu çocuk içinde bebek doğup eve gelene kadardır. Sonra ne zaman bizim evimizden gidecek diye anne babaya sormaya başlarlar. Bebeğin gitmeyeceğini anladığında da yavaş yavaş kıskançlıklar, hırçınlıklar ortaya çıkmaya başlayabilir.

Bazı çocuklar kıskançlarını açıkça gösterir bazıları ise gizliden gizliye kıskanırlar. Açıkça kıskandıklarını belli ettiklerinde anne- babalarının sevgilerini tamamen kaybetmekten korkarlar. Bazı çocuklar ise kardeşlerini çok seviyor, ilgileniyor gibi davranırlar. Her fırsatta bebeği öpmek, kucaklamak isterler. Bebeği öperken de istemeden canlarını acıtıverirler.

Kardeş kıskançlığını aşırı boyutta yaşayan çocuklarda; geçmeyen uzun süre gözlemlenen mutsuzluk, oyun oynamada isteksizlik, sebepsiz ağlamalar, tutturmalar, hırçınlık, öfke patlamaları, davranış problemleri, yemek yeme bozuklukları, uyku problemleri, alt ıslatma problemleri, tırnak yeme problemleri, kardeşine, anne- baba ve arkadaşlarına zarar verme isteği, depresyon, takıntılar, fobiler, korkular, okul problemleri, karın ağrısı, baş ağrısı,  mide bulantısı gibi psikosomatik belirtiler ortaya çıkabilir.

Bazı  çocuklarda ise  bebekliğe geri dönüş yaparlar (reglegsi). Kardeşinin beşiğine sığmaya çalışmak, bebek arabasına oturmak istemek, emeklemeye başlamak, parmak emmek, emzik emme isteği, annesini emme isteği, biberondan içmek için tutturmalar, alt ıslatma ve bebeksi konuşmalar da başlayabilir. Kardeşi gibi davranıp tüm dikkatleri üzerine çekmeyi ister. Anne- babasının sevgisini tekrar kazanabileceğini, bütün ilgiyi üzerine çekmeyi başarabileceğini düşünür. Bu davranışlar çocukta uzun süre devam ediyor, yaşamını olumsuz etkiliyor ve davranış bozukluğu haline geldiyse çok geç kalınmadan mutlaka bir uzmandan yardım alınmalıdır.

Anne- Babalar Doğum Öncesi Kıskanmayı Nasıl Önleyebilir?

– Bebeğinizin olacağını ailenizle paylaşmaya başladığınız ilk günden itibaren çocuğunuza da söyleyin. Çocuğa kardeşinin olacağını anlayabileceği uygun bir dille anlatılmalıdır. Kardeşinin doğumuyla ona olan sevgilerinin değişmeyeceğini, onu çok sevdiklerini ve her zamanda çok sevecekleri söylenmelidir. Eğer çocuğunuzun yaşı çok küçükse bunu anlaması biraz zor olabilir. Böyle bir durumda; hikaye, masal ve oyunlarınızda eve yeni bir kardeşin gelişi, kardeş sevgisi vb. içerikli hikayelerle açıklayabilirsiniz.

–  Bebek doğmadan önce, çocuğa bebeğin çok küçük doğacağını ihtiyaçlarını konuşarak değil ağlayarak anlatacağını, bakıma muhtaç olacağı anlatılmalıdır. Kendisinin de doğduğunda öyle olduğu anlatın ona bebeklik resimlerini gösterin. Çocuk bu duruma hazırlıklı olmalıdır.

– Bebek hazırlığını çocuğunuzla birlikte yapın. Bebeğin odasını birlikte hazırlayın,  eşyalarını birlikte seçin. Bebeğe eşyalar alırken ona da küçük hediyeler alarak sürprizler yapabilirsiniz.

– İsim seçerken seçenekleri çocuğunuzla birlikte değerlendirin, onun da fikrini sorun.

– Anne hamilelik dönemindeyken çocuğu 3 yaş ve üzerinde ise, bebek doğmadan önce onu bir oyun grubuna, anaokuluna göndermelidir. Bu durum doğumdan sonraya bırakılmamalıdır. Doğumdan sonraya bırakılırsa çocuk için travmatik hale gelebilir, evde artık kendisinin istenmediğini düşünebilir, okul sendromu gelişebilir.

– Anne hamilelik dönemindeyken, anneanne, babaanne, baba ya da oyun ablası çocukla daha fazla ilgilenmeye başlamalıdır. Anne hastahanedeyken çocukla kim ilgilenecekse birkaç ay öncesinden ilgilenmeye başlamalıdır. Okula bırakma, okuldan alma, ödevlerini yardım etme, birlikte vakit geçirme vb. Bebek doğduğu günden itibaren bu kişiler ilgilenirse çocuk anneyi kaybettiğini, bebek gelince bütün hayatının değiştiği düşüncesini yaşayabilir.

– Yapmanız gereken değişiklikler varsa mutlaka bebek doğmadan önce yapın ve çocuk bu duruma alışsın. Doğumdan önce yatağını ayırmak, oda değişikliği vb. bebeğin gelişiyle yaparsanız çocuk kendisini ikinci plana atılmış hissedebilir. Bu da kardeş kıskançlığını şiddetini artırabilir.

– Bazı ailelerde, ‘sen artık ağabey oldun / sen artık ablasın’, gibi söylemleri yaygındır. Çocuğunuzu hemen ağabey ya da abla yaparak büyütmeyin. Unutmayın çocuğunuzun yaşı ne olursa olsun anne- baba sevgisine, ilgisine ihtiyacı vardır.

Anne- Babalar Doğum Sonrasında Kıskançlığı Nasıl Önleyebilir?

– Eve gelen misafirleriniz, aile büyükleriniz sadece bebekle ilgilenip büyük çocuk yokmuş gibi davranmamalıdır. Bu konuda kibarca misafirlerinizi, aile büyüklerinizi uyarabilirsiniz. Eskiden nasıl davranıyorlarsa, ilgileniyorlarsa çocuğa aynı şekilde yaklaşmalıdırlar. Çocuğa yersiz espriler yapmamalıdırlar, ‘bebek doğunca senin pabucun dama atıldı’ gibi konuşmaların yapılmamasına dikkat edilmelidir.

– Çocuğunuzu küçük yaştan itibaren paylaşmayı öğretmelisiniz. Paylaşmayı öğrenebilmesi için bir kardeşin olması beklenmez. Çocuğunuz paylaşmayı ne kadar küçük yaşta öğrenirse kardeşi doğduğu zaman paylaşamamaktan oluşan sorunları o kadar azaltmış olursunuz.

– Çocuklar 5 yaşına gelene kadar zarar verip vermediklerini anlayamazlar. Çocuk kardeşine zarar vermekten çok ona bir şeyler yapıp sizin tepkinizi ölçmeye çalışacaktır. Burada önemli olan anne- baba olarak o an ki tepkiniz. Çok büyük tepki göstermeyip sakin bir şekilde yaptığının yanlış olduğunu anlatmalısınız. Ancak kardeşine de zarar veremeyeceğini kesin bir dille anlatılmalıdır. Çocuğa çok büyük tepkiler verirseniz bağırırsanız, vurursanız bu olumsuz davranışlarını sırf sizi kızdırmak, cezalandırmak için daha çok tekrarlayabilir.

– Kıskançlık yaşayan çocuğu yargılamayın, ‘Ne kadar ayıp, insan kardeşini kıskanır mı, sana ne zararı var’  gibi eleştiriler de bulunmayın, çocuğun kendisini kötü hissetmesini sağlamayın. Bugüne kadar evde sadece kendisi vardı şimdi minik bir rakip geldi. Duygularını bastırmasına izin vermeyin, duygularını anlatması için fırsat verin.

– Bebeğiniz için; ‘pis bebek altına yapmış, çok kötü koktu’, ‘sürekli ağlıyor, çok yaramaz’ gibi konuşmalar yaparak büyük çocuğunuzu daha çok seviyor imajı vermeye çalışmayın. Çocuğunuz bu duruma inanmaz ve size olan güvenini sarsabilirsiniz.

-Çocuğunuzun bebekken kullandığı, giysilerini, oyuncaklarını beraber ayırın. Çocuğa sormadan eşyaları bebeğiniz için ayırmayın ve bu konuda onu zorlamayın. Kendisine ait eşyayı kardeşiyle paylaşmak zorunda değildir kararı ona bırakın.

– Bebek bakımında ondan küçük yardımlar isteyebilirsiniz. Onun yapabileceği, eğlenebileceği küçük sorumluluklar verin. Onun yardımı işinizi çok kolaylaştırdığını ve çok iyi yaptığını söyleyin. Size yardım etmek istemiyorsa yapması için de ısrar etmeyin.

– Bebeğinize sürekli ‘bebek’ diye hitap etmeye alışkanlık haline getirmeden ismiyle hitap etmeye başlayın. Çocuğunuz bebeğin oyuncak olmadığını onun da canlı bir varlık olduğunu benimserse onun varlığını daha çabuk kabul edebilir.  

– Bebeğin doğumundan sonra da çocuğunuzla kaliteli zaman geçirmeye özen gösterin. Daha önce yaptığınız etkinlikleri yapmaya devam edin. Bunları bebeği bahane ederek ertelemeyin. Evde bununla ilgili büyük değişimler yapmayın. Evde sinema günü, hikaye okuma saati, oyun saati gibi etkinlikleri bebeği bahane ederek bitirmeyin, vakit yaratmak sizin elinizde.

– Anne-baba olarak bebek doğmadan önce çocuğunuza nasıl davranıyorsanız öyle davranmaya devam edin. Bu konuda vicdan yapmanıza gerek yok. Çocuğum acaba kardeşi olduğu için kendini mutsuz mu hissediyor diye düşünmeyin. Bazı durumlarda çocuğa olan davranışlar abartılabiliyor. Çocuğun her istediği yapılıyor, her istediği alınıyor, bütün kurallar kaldırılıyor. Onu çok sevdiğinizi kuralları bozarak, çocuğu tamamen özgür bırakarak gösteremezsiniz. Örneğin; ‘çocuk kendi odasında uyuyorsa kardeşi doğduğunda yine kendi odasında uyumaya devam etsin. Bebek sizinle birlikte uyuyor diye çocuğun eski düzenini bozmayın. Böyle davranarak çocuğunuza şu mesajı verirsiniz; ‘kardeşin doğduğu için biz hatalıyız, suçluyuz sana haksızlık yapıyoruz’. Öncelikle anne-baba olarak şunu kabul edin suçlu değilsiniz olması gereken doğal bir süreç sadece. Çocuk bu durumu bir şekilde kabullenmek zorunda. Bazı çocuklar hemen kabullenir bazı çocuklar çok zor kabullenir.

–  Çocuklarınızın olumlu davranışlarını diğer çocuğunuza övmeyin. Çocuklarınız arasında bir kıyaslama, karşılaştırma yaptığınızda çocuklarınız arasında istemeden de olsa gizli bir savaş, birbirini rakip görme durumu başlatabilirsiniz.

–  Anne- baba olarak kardeş kıskançlığını krize çevirmeden iyi yönetmek ya da yönetememek sizin elinizde. Sizin davranışlarınız, konuşmalarınız sizin için o an durumu kurtarmak, sessizliği korumak olabilir ama çocuklarınız için bu durum böyle değildir. Sizin o an ki davranışınız, sözünüz çocuğunuzun yaşlılık döneminde bile kulağında çınlayacak, yaşadığı olumsuz olaylar film şeridi gibi gözünün önünden geçecektir. Kolaydır anne- baba olmak, çocuk büyütmek. Zaman nasıl geçti fark etmezsiniz bile. Asıl zor olan,  iyi anne- baba olabilmeyi başarabilmektir. Bilinçli, duyarlı, sevgisini gösterebilen, krizleri iyi yöneten anne- baba olduğunuz sürece çocuğunuz da sizi kardeşi olduğu için suçlamayacaktır.

İyi anne baba olma dileğiyle…

                       Davranış Bilimci-Oyun Terapisti-Çocuk Gelişimci
Şeyma GAZEZOĞLU

                                                     

Shares:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir