Sosyal fobi, utanç verici bir duruma düşmekten ve dalga geçilmekten korkma durumudur. Sosyal fobi, toplumumuzda birçok kişinin sorunudur. Aşırı aile baskısı yaşayan, okul yaşamında çekingen olan, çevresiyle bağlantı kurmayı sevmeyen çocuklarda sosyal fobi küçük yaşlarda ortaya çıkan bir durumdur.

Sosyal fobi veya sosyal kaygı yaşayan bazı çocuklar, diğer çocuklardan farklı olarak sosyal ortamlarda utanç verici bir duruma düşmekten ve yargılanmaktan çok korktuğu için fobik reaksiyonlar gösterip, sosyal ortamlara girmek istemezler.

Birçok anne- baba, çocuğunun çekingen davranışlarının olduğunu, yabancı ortamlarda hep geri planda kaldığını, hiç arkadaşının olmadığını veya bir iki tane arkadaşının olduğundan yakınırlar. Sınıfta öğretmeni soru sorduğunda sorunun cevabını bilmesine rağmen cevap veremeden donup kalmasından, odasından çıkmayıp odasında tek başına vakit geçirmesinden, arkadaşlarıyla dışarıda vakit geçirmek yerine odasında bilgisayar oyunu oynamayı tercih etmesinden ve ailesi dışında başka kişilerle iletişim kurmaktan kaçınmasından şikâyet ederler.   

Sosyal fobi sorunu yaşayan çocuk, ‘öğretmenim arkadaşlarımın yanında beni küçük düşürürse, yanlış bir şey söylersem, yüzüm kızarırsa, arkadaşlarım benimle alay ederse’ gibi olumsuz düşüncelere sahip olabilirler. Çocuğun sınıf içindeki bu kaçınmalarını öğretmeni fark etmezse, akademik başarısı düşük olabilir.

Çekingen ve utangaç oldukları için başkalarının yanında söyleyecekleri ya da yapacakları her şeyin utanç verici olduğunu düşünürler ve gülünç duruma düşmekten korkarlar. İnsanların içinde nasıl hareket edeceklerini bilemezler. Çoğu zamanda başkalarını kendisinden çok daha üstün görürler. Küçük yaşlardan itibaren başlayan sosyal fobi kişilerin hayatına istemsiz sınırlamalar getirir. Günlük yaşantısını etkiliyor, yapması gereken davranışları yapmasını engelliyor ve yaşıtlarıyla kurması gereken iletişimden kaçıyorsa sosyal fobiden bahsedebiliriz.

Sosyal Fobi Belirtileri Nelerdir?

Sosyal fobisi olan çocuk şu gibi sorunlar yaşayabilir;

  • Sınıf içinde yapılan tartışmalara katılmak,
  • Sınıfta yüksek sesle okuma yapmak,
  • Derste parmak kaldırıp söz almak,
  • Yetişkinlerle sohbet etmek,
  • Bir sohbeti kendisi başlatmak,
  • Tek başına alışveriş yapmak,
  • Arkadaşları tarafından davet edilen doğum günlerine gitmek,
  • Restorantta kendi başına sipariş vermek,
  • Konuşurken göz teması kurmak,
  • Haklı oldukları konularda kendilerini savunmak, bu gibi durumlarda sıkıntı yaşayıp kaçınma davranışı gösterebilirler. Bunların yanında, bir ortamda dikkatin onlara çevrildiğinde rahatsızlık hissedip tepki verebilirler.

Sosyal fobiye genel olarak bakılmalı ve utangaçlıkla karıştırılmaması gerekir. Her insanın kendine özgü bir mizacı vardır. Bazı bebeklerle çok rahat iletişim kurulurken, bazı bebekler ise hemen huysuzlanırlar ve ağlarlar. Bu özelliklerinin büyük çoğunluğunu yetişkinlik dönemine taşırlar. Her içine kapanık, çekingen çocuğun ileride sosyal fobi yaşayacağını söylemek doğru değildir. Bazı çocuklar başka çocuklara göre daha fazla utangaç, daha az aktif olabilirler. Buradaki en önemli ayrım çocuğun kaçınma davranışının olup olmadığıdır.

Çocuklar yaşadıkları korkularını, sıkıntılarını anne- babaya tam olarak dile getiremeyebilirler. Bunu farklı yollarla gösterebilirler. Anne- babaya ya da bakım veren kişiye sıkıca sarılma, ağlama, anksiyete, donakalma, huzursuz olma durumu ve göz teması kuramama çocukların gösterdiği davranışlardan bazılarıdır.

Fizyololojik belirtileri ise; mide bulantısı, karın ağrısı, terleme, kızarma, hızlı nefes alıp verme, ellerde titreme, uykuya dalmada zorluk ve konuşma bozuklukları görülebilir.

Ne Yapmalı?

 Sosyal fobisi olan çocuğun tedavisinde anne- baba ve öğretmenin rolü çok büyüktür. Çocukların kaçındıkları ve korktukları davranışları tespit edip, bu konularda cesaretlendirici ve destekleyici çalışmalar yapabilirler. Tek başlarına yaptıkları işler, olumlu pekiştirenlerle desteklenmelidir.

Öğretmenler bu çocukları sınıf arkadaşlarıyla birlikte yapabileceği çeşitli aktiviteler bulabilirler. Sınıf içerisinde zorlanmadan başarabileceği çeşitli görevler verebilirler.

Sınıfta çocuğun arkadaşları tarafından fiziksel ve sözlü tehditlerine maruz kalmamasını ve arkadaşlarının alay konusu olmamasını sağlamak gerekir.

      Anne- babalar çocuğun sorununu kendi çözmesi için yol göstermeli, sorunu kendisi

      çözmesi için zaman tanımalıdır.

En önemlisi de anne- baba ya da bakım veren kişinin çocuğa hiçbir dönemde soğuk ve reddedici tutum sergilememelidir.

Bu durumların çocuğun yaşı büyüdükçe kendiliğinden geçer gibi bir düşünceyle geçmesini beklemek doğru değildir. Yaşanılan sıkıntıları çözümlemek için geç kalmadan bir uzman yardımı almak çok önemlidir.

Şeyma GAZEZOĞLU BOZBAY –   Davranış Bilimci- Oyun Terapisti- Çocuk Gelişimci  

Shares:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir